Yağmur Duası

Yağmur, insanın ve tabiatın hayatiyeti için büyük önem
taşıyan ilâhî bir nimettir. Yağmur, kültürümüzde bu hayatî
öneminden dolayı rahmet olarak anılagelmiştir. Onun yokluğu
arzu edilmeyen bir şeydir. Müslümanlar yağmurlar
kesildiği zaman yağmur duasına çıkarak, ihsan ve keremi
bol olan Yüce Yaratandan yağmur niyazında bulunurlar.
Bazı İslâm bilginlerine göre istiskadan maksat yalnızca
bir dua ve istiğfar olup burada cemaatle namaz sünnet
kılınmamıştır. İsterlerse ayrı ayrı namaz kılabilirler. Ancak
toplu olarak kılarlarsa, bu da caizdir. Diğer bazı İslâm
bilginlerine göre ise, Cuma namazı gibi cehren/açık olarak
kıraatle iki rekât namaz kılınması menduptur. Kılınan
namazdan sonra bayram namazlarında olduğu gibi hutbe
irad edilir.
Bir bölgede kuraklık olması hâlinde, o bölge sakinlerinin
topluca açık bir alana çıkıp tövbe-istiğfardan sonra,
Allah’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur göndermesini
istemeleri, bunun için dua etmeleri sünnettir. Bu
duaya yağmur isteme anlamına gelen “istiskâ duası” denir.
Üç gün ard arda yağmur duasına çıkılması müstehaptır.
Peygamberimiz (s.a.s.) bizzat kendisi yağmur duası etmiş,
ayrıca kuraklıktan sıkıntıya düşüldüğünde yağmur duasında
bulunulmasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, İstiskâ, 6; Müslim, İstiskâ,
8; Ebû Davud, Salât, 260)
Duaya çıkmadan önce dargınlar barıştırılır, yetimler ve
yoksullar gözetilir, bolca sadaka dağıtılır. Çocuklar ve hayvanlar
birlikte duaya çıkarılır. Zayıflara, çocuklara, ihtiyarlara
dua ettirilir. Böylece Allah’ın rahmetinin tecelli etmesi
arzulanır. Önce tövbe istiğfarda bulunulur, haksız yere
alınmış şeyler varsa sahiplerine iade edilir, Müslümanlar
için mağfiret dilenir. Hüzünlü, tevazulu, huşûlu bir şekilde
Yüce Allah’ın rahmet ve yardımı niyaz edilir. Peygamber
Efendimizden nakledilen yağmur duası şöyledir:
اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَم الرَّحْمٰنِ الرَّحي۪مِ مَالِكِ يَوْمِ الدّي۪نِ لَاإِلٰهَ إِلَّا الٰهّلُ
يَفْعَلُ مَا يُري۪دُ
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ الٰهّلُ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ الْغَنِىُّ وَنَحْنُ الْفُقَرَاءُ أَنْزِلْ عَلَيْنَا الْغَيْثَ
وَاجْعَلْ مَا أَنْزَلْتَ لَنَا قُوَّةً وَبَ غَالًا إِلَى ح اَللّٰهُمَّ أَسْقِنَا غَيْثًا مَرِيئًا مَرِيعًا طَبَقًا عَاجِ غَيْرَ رَائِثٍ نَافِعًا غَيْرَ ضَارٍّ
اَللّٰهُمَّ أَسْقِنَا غَيْثًا مُغِيثًا مَرِيئًا طَبَقًا مَرِيعًا غَدَقًا عَاجِ غَيْرَ رَائِثٍ
اَللّٰهُمَّ أَسْقِنَا غَيْثًا مُغي۪ثًا مُري۪ئًا نَاِفعًا غَيْرَ ضَارٍّ عَاجِلًا غَيْرَ آجِلٍ اَللّٰهُمَّ
أَسْقِنَا اَللّٰهُمَّ أَسْقِنَا اَللّٰهُمَّ أَسْقِناَ
اَللّٰهُمَّ أَغِثْنَا اَللّٰهُمَّ أَغِثْنَا اَللّٰهُمَّ أَغِثْناَ
اَللّٰهُمَّ عَلَى الْآكَامِ وَالظِّرَابِ وَبُطُونِ الْأَوْدِيَةِ وَمَنَابِتِ الشَّجَرِ
اَللّٰهُمَّ اسْقِ عِبَادَكَ وَبَهَائِمَكَ وَانْشُرْ رَحْمَتَكَ وَأَحْيِ بَلَدَكَ الْمَيِّتَ
Okunuşu: “Elhamdülillahi rabbil-‘âlemîn Errahmâni’r-
rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn, Lâ ilâhe illallâhu
yef ’alü mâ yurîd. Allâhümme entellâhu lâ ilâhe illâ entel-ğaniyyü ve
nahnül-fukarâu, enzil ‘aleynel-ğayse vec’al mâ enzelte lenâ
kuvveten ve belâğan ilâ hîne.
Allâhümmeskınâ ğaysen merîen merî’an tabakan
‘âcilen ğayra râisin nâfi’an ğayre dârrin.
Allâhümmeskınâ ğaysen muğîsen merîen tabakan
merî’an ğadekan ‘âcilen ğayra râisin.
Allâhümme’skınâ ğaysen muğîsen mürîen nâfian ğayra
dârrin, ‘âcilen ğayra âcilin.
Allahümmeskınâ, Allahümmeskınâ,
Allahümme’skınâ.
Allahümme eğısnâ, Allahümme eğısnâ, Allahümme
eğısnâ.
Allahümme ‘alel-âkâmi vez-zırâbi ve butûnil-evdiyeti
ve menâbiti’ş-şeceri.
Allahümmeskı ‘ıbâdeke ve behâimeke venşur
rahmeteke ve ahyi beledekel-meyyite.”
Anlamı: “Hamd, rahman, rahim, din/hesap gününün
maliki olan âlemlerin Rabbine aittir. Allah’tan başka ilâh
yoktur. O, dilediğini yapar.
Allah’ım! Sen Allah’sın, Senden başka ilâh yoktur. Sen
zenginsin, biz fakiriz. Bize bol yağmur indir. İndirdiğin yağmuru
bize kuvvet ve güç eyle ve yağmuru (muhtaç olduğumuz)
zamana kadar indir.” (Ebû Davud, Salat, 260; İbn Mâce, İkamet,
154; Ahmed, VI, 166 Buhârî, Tefsir, Sûre, 2,15)
“Allah’ım! Bize yardım eden, içimize sinen, bol, faydalı,
her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan
umumi bir yağmur ihsan buyur.” (İbn Mace, İkamet, 154)
“Allah’ım! Bize bol, faydalı, her yeri kaplayan, uygun zamanlı
yağmur ver.” (İbn Mace, İkame, 154)
“Allah’ım! bize imdadımıza koşan, afiyet veren, hızlı, zararlı
olmayan, yararlı, gecikmeyen acil yağmur gönder.” (Ebû
Davud, Salât, 260)
“Allah’ım! Bize yağmur ver. Allah’ım bize yağmur ver,
Allah’ım bize yağmur ver.” (Buhârî, İstiska, 7; Cuma, 6)
“Allah’ım bize yağmur ihsan et, Allah’ım bize yağmur ver,
Allah’ım bize yağmur ver. Allah’ım yüksek tepelere, küçük tepelere,
vadilere, ağaçlık tepelere yağdır.” (Buhârî, İstiska, 6, 7, 9, 10).
“Allah’ım! Kullarını, hayvanlarını yağmur suyuyla sula,
rahmetini saç ve dağıt, ölmüş olan topraklarımıza hayat ver.”
(Ebû Davud, Salat, 260)
Bu duanın ardından Türkçe olarak şöyle dua edilebilir:
“Ya Rab! Bize yardım eden, içimize sinen, bol faydalı,
her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan
umumi bir yağmur ihsan buyur. Ey Yüce Rabbimiz! Bizleri
yağmurla nimetlendir. Bizleri ümidini kesenlerden eyleme.
Ya Rab! Bizim için ekinlerimiz yetişsin, sağmal hayvanlarımız
süt versin, göğün bereketleri ve yeryüzünün bereketleri
ile bizleri sevindir, nimetlendir.
Ey yüce Rabbimiz! Biz senden mağfiret, bağışlanma dileriz. Şüphesiz sen çok mağfiret edensin. Bize semadan bol ve
hayırlı yağmurlar yağdır.”
Yağmur yağarken;
اَللّٰهُمَّ صَيِّبًا نَاِفعًا
“Allâhümme sayyiben nâfi’an”
“Ya Rab! Bunu hakkımızda faideli bir yağmur eyle” (Buhârî,
İstiska, 23) şeklinde dua edilir.
Yağmur çok yağdığında ise Hz. Peygamber şöyle dua
etmiştir:
اَللّٰهُمَّ حَوَالَيْنَا وَلَا عَلَيْنَا اَللّٰهُمَّ عَلٰ ى الْآكَامِ وَالظِّرَابِ
وَبُطُونِ الْأَوْدِيَةِ وَمَنَابِتِ الشَّجَرِ
Okunuşu: “Allahümme havâleynâ velâ ‘aleynâ.
Allahümme ‘alel-âkâmi vez-zırâbi ve butûnil-evdiyeti
ve menâbitiş-şeceri.”
Anlamı: “Allah’ım! Üzerimize değil, çevremize; Allah’ım,
dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç biten yerlere.”
(Buharî, İstiska, 6; Müslim, İstiska, 8 )

0 yorum:

Yorum Gönder

 
© Copyright 2035 Dua ile...
Theme by Yusuf Fikri