Sabah , Akşam , Uyku Öncesi ve Sonrası

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), sabah-akşam ve yatağına yattığı zamanlarda uyku öncesi çeşitli dualar yapmıştır. Şüphesiz başlı başına ibadet olan bu duaları yapanlar; bir yandan Yüce Allah’a olan inanç, güven ve bağlılıklarını gösterdikleri için ecir ve mükâfata nail olacaklar; diğer yandan da gerekli tedbirleri aldıktan sonra kendilerini, ailelerini, evlerini, mal mülk ve servetlerini yüce Allah’a emanet etmiş olmanın huzur ve mutluluğu içerisinde yeni bir güne başlayacaklar ya da rahat bir şekilde istirahata çekilip biten günün  yorgunluğunu gecenin sessizliği içerisinde üzerlerinden atabileceklerdir.

a) Sabah ve Akşam Okunabilecek Dualar:
* Abdullah ibn Ömer, Peygamberimiz (s.a.s.)’in sabah
akşam şöyle dua ettiğini bildirmiştir:
اَللّٰهُمَّ اِنِّي اَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعَافِيَةَ فِي دِينِي وَ دُنْيَايَ وَ اَهْلِي وَ مَالِي
اَللّٰهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي وَ اٰمِنْ رَوْعَاتِي اَللّٰهُمَّ احْفَظْنِي مِنْ بَ يَدَيَّ وَ
مِنْ خَلْفِي وَ عَنْ يَمِينِي وَ عَنْ شِمَالِي وَ مِنْ فَوْقِي وَ اَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ اَنْ
اُغْتَالَ مِنْ تَحْتِي

Okunuşu: “Allahümme innî es’elükel-‘afve ve’lfiyete fî
dînî ve dünyâye ve ehlî ve mâlî.
Allâhümmestür avrâtî ve âmin rev’âtî.
Allahümme’hfaznî min beyni yedeyye ve min halfî ve
‘an yemînî ve ‘an şimâlî ve min fevkî.
Ve e’ûzü bi-azametike eniğtâle min tahtî.”
Anlamı: “Allah’ım! Ben senden dinim, dünyam, aile fertlerim
ve malım konusunda af ve afiyet istiyorum.
Allah’ım! Ayıplarımı ört ve korkularımı gider.
Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan
ve üstümden gelecek tehlikelere karşı koru.
Yeraltından gelecek tehlikelerden, aldatılmaktan Senin
azametine sığınıyorum.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 961; Ebû Dâvûd, Edeb,
110)
* Sahabeden Ebû Bekir Sıddîk (r.a.), Peygamberimiz
(s.a.s.)’e; ‘Yâ Rasûlellâh! Bana sabah-akşam okuyacağım duaları öğretseniz de okusam’, dedim. O da sabah, akşam
ve yatınca şu duayı okumamı tavsiye etti:
اَللّٰهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَاْلاَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ
وَمَل۪يكَهُ أَشْهَدُ أَنْ لٰا إِلٰهَ إِلاَّ أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْس۪ي وَ مِنْ شَرِّ
الشَّيْطَانِ وَشَرِكِه۪
Okunuşu: “Allâhümme fâtıres-semâvâti vel-ardı
âlimel-ğaybi veş-şehâdeti, rabbe külli şey’in ve melîke-hû.
Eşhedü ellâ ilâhe illâ ente. Eûzü bike min şerri nefsî ve
min şerriş-şeytâni ve şerikihî.”
Anlamı: “Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen âlemleri
yaratan Allah’ım! Ey her şeyin Rabbi ve sâhibi! Senden başka
ilâh bulunmadığına şehadet ederim. Nefsimin şerrinden,
şeytanın ve ortaklarının şerrinden sana sığınırım.” (Ebû Davud,
Edeb, 110; Tirmizî, De’avât, 14)
* Sahabeden Ebû Hureyre (r.a.); Hz. Peygamber
(s.a.s.)’in sabah ve akşam şu duayı yaptığını ve ashabına da
öğrettiğini bildirmiştir:
اَللّٰهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ
الْنُّشُورُ
Okunuşu: “Allâhümme bike asbahnâ ve bike emseynâ.
Ve bike nehyâ ve bike nemûtü ve ileyke’n-nüşûr.”
Anlamı: “Allah’ım! Senin lütfunla sabaha ulaştık, senin
lütfunla akşama eriştik. Sen dileyince dirilir, yine sen dileyince
ölürüz. Huzuruna varılacak olan da sensin.” (Ebû Davud, Edeb,
110; Tirmizî, De’avât, 13)

* Osman İbni Affân (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu: “Bir kul sabah ve akşam üç defa şu duayı okursa
hiçbir şey ona zarar vermez:”
بِسْمِ الِّٰهل الَّذ۪ى لاٰ يَضُرُّ مَعَ اسْمِه۪ شَيْءٌ فِى الْأَرْضِ وَلاٰ فِى السَّمٰاءِ وَهُوَ
السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Okunuşu: “Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün
fi’l-ardı ve lâ fis-semâ’i ve hüves-semîul-alîm.”
Anlamı: “İsminin anılmasıyla ne yerde ne de gökte hiçbir
şeyin zarar vermeyeceği Allah’ın adıyla. O, hakkıyla işiten, kemaliyle
bilendir” derse ona hiçbir şey zarar vermez ve ona
kaza ve bela isabet etmez. (Tirmizî, De’avât, 13; Ebû Davud Edeb, 110)
* Abdullah İbni Hubeyb (r.a.), babasından rivayetle
şöyle dedi: Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki;
“Akşam ve sabah vakitlerinde ‘Kulhüvallâhü ehad’ ile
‘Muavvizeteyn’ (kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve kul eûzü birabbi’n-
nâs) sûrelerini üçer defa oku. Her türlü kötülükten
korunman için bunlar sana yeter.” (Ebû Davud, Edeb, 110; Tirmizî,
De’avât, 117; Nesâî, İstiâze, 1)
* Peygamberimiz (s.a.s.), kızı Fâtıma’ya akşam-sabah
şöyle dua etmesini tavsiye etmiştir:
ياَ حَيُّ ياَ قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ وَ لاَ تَكِلْنِي اِلَى
نَفْسِي طَرْفَةَ عْنيٍَ
Okunuşu: “Yâ hayyü yâ kayyûm! Bi rahmetike esteğîsü
eslıhlî şe’nî küllehû ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ‘aynin.”
Anlamı: “Ey diri olan Allah’ım! Ey zatı ile kaim olan,
her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, varlıkları yöneten, koruyan
ve ihtiyaçlarını üstlenen Allah’ım! Rahmetinle Senden
yardım istiyorum. Bütün işlerimi ıslah eyle, beni nefsime göz
açıp kapayacak kadar bile bırakma.” (Ebû Ya’lâ, No: 914)
* Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim her gece Bakara sûresinin
son iki ayetini okursa (bu kıraat geceyi ihya etme açısından)
ona yeter” buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 4)
Bakara sûresinin son iki ayeti şu ayetlerdir:
اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَآ اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰمَنَ بِالِّٰهل وَمَلٰٓئِكَتِه۪
وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ۜ لَا نُفَرِّقُ بَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا
غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ . لَا يُكَلِّفُ الٰهّلُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا
كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤٰاخِذْنَآ اِنْ نَس۪ينَآ اَوْ اَخْطَاْنَاۚ رَبَّنَا
وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَآ اِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا
تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا
فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ
Okunuşu: “Âmene’r-rasûlü bimâ ünzile ileyhi min
rabbihî vel-mü’minûn.
Küllün âmene billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülih,
lâ nüferriku beyne ehadin mirrusülih.
Ve kalû semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileykelmesîr.
Lâ yükellifullâhü nefsen illâ vüs’ahâ, lehâ mâ kesebet
ve ‘aleyhâ mektesebet.Rabbenâ lâ tüâhiznâ in-nesînâ ev ahta’nâ.
Rabbenâ ve lâ tahmil ‘aleynâ ısran kemâ hameltehü
alel-lezîne min kablinâ.
Rabbenâ velâ tühammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih.
Va’fü‘annâ, vağfirlenâ, verhamnâ.
Ente Mevlânâ fensurnâ ‘alel-kavmil-kâfirîn.”
Anlamı: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene
iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine,
kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle
dediler: ‘O’nun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden)
ayırt etmeyiz.’ Yine; ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden
bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır’ dediler.
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü
kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi
zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): ‘Ey Rabbimiz!
Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz!
Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey
Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi
affet. Bizi bağışla. Bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler
topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/285–286)
“Kur’ân’ın en büyük ayeti hangisidir?” sorusuna, Peygamberimiz
(s.a.s.); “ayetü’l-kürsî”dir cevabını vermiştir.
(Ebû Davud, Huruf ve Kıraat, 1; Müslim, Salâtü’l-Müsâfirin, 258) Sabah-akşam
dua olarak da okunması tavsiye edilen “ayetü’l-kürsî” Bakara
sûresinin şu ayetidir:
اَلٰهّلُ لَآ اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ
وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَ اَيْد۪يهِمْ
وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَآءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ
السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ
Okunuşu: “Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel-hayyül-kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetüv ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti
ve mâ fil-ard. Men-zel-lezî yeşfe’u ‘indehû illâ bi-iznih.
Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhîtûne
bi-şey’im min ‘ılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühüssemâvâti
ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhu-mâ ve hüvelaliyyül-
azîm.”
Anlamı: “Allah kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır.
Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine
yeterli, yarattıklarına hâkim ve onları koruyup gözetendir).
O’nu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her
şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında
şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve
arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar
O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey
kavrayamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp
kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.)
Gökleri ve yeri koruyup-gözetmek O’na güç gelmez. O,
yücedir, büyüktür.” (Bakara, 2/255)
* Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim sabah olunca üç defa; ‘Eûzü
billâhis-semîıl-alîmi min’ş-şeytânir-râcîm’ der, (sonunda da,
‘Bismillâhirrahmanirrahîm’ diyerek) Haşr sûresinin son üç
ayetini okursa, Allah onun için yetmiş bin melek görevlendirir, bu melekler akşam oluncaya kadar ona dua ederler. O gün
ölürse şehit olarak ölür. Aynı şekilde akşam okursa aynı sevaba
nail olur” buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 22 )
Hadiste geçen 70 bin rakamı çokluğu ifade etmek için
kullanılmıştır.
Haşr sûresinin son üç ayeti şu ayetlerdir:
هُوَ الٰهّلُ الَّذ۪ي لَآ اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ.
هُوَ الٰهّلُ الَّذ۪ي لَآ اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّ مَالُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ
الْعَز۪يزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُۜ سُبْحَانَ الِّٰهل عَمَّا يُشْرِكُونَ . هُوَ الٰهّلُ الْخَالِقُ
الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَآءُ الْحُسْنٰىۜ يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ
وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ.
Okunuşu: “Hüvellâhüllezî lâ ilâhe illâ hû. Âlimü’lğaybi
veş-şehâdeh. Hüver-rahmânür-râhîm.
Hüvellâhüllezî lâ ilahe illâ hû. el-Melikü’l-Kuddûsus-
Selâmül-Mü’minül-Müheyminül-‘azîzül-Cebbârul-
Mütekebbir. Sübhânellâhi ammâ yüşrikûn.
Hüvellâhül-hâlikul-bâriul-musavviru lehü’l-esmâül
-hüsnâ. Yüsebbihu lehû mâ fis-semâvâti vel-ard. Ve hüvelazîzul-
hakîm.”
Anlamı: “O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan
Allah’tır. Gaybı da, insan kavrayışına giren âlemi de bilendir.
O, Rahman’dır, Rahimdir.
O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır.
O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak),barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik ve iman veren, gözetip
koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini
yaptıran, büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak
koştuklarından uzaktır.
O, Allah’tır, yaratandır, yoktan var edendir, şekil verendir.
Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey onu tesbih
eder (yüceltir). O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir.” (Haşr, 59/22-24)
Sabah-akşam okunabilecek sûrelerden biri de Yâsîn
sûresidir. Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim, Allah rızası için geceleyin
Yâsîn Sûresini okursa bağışlanır” (bk. Münzirî, II, 446); “Her
şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsîn’dir. Kim Yâsîni
okursa, Allah ona okunan Yâsîn sebebiyle Kur’ân’ı on defa okumuş
gibi sevap yazar.” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 7)
Yine akşamları okunabilecek sûrelerden biri de Mülk
sûresidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.); “Kur’a-n’da 30
ayet olan bir sûre vardır ki, bağışlanıncaya kadar sahibine
şefaat eder. Bu, Mülk sûresidir. Mülk sûresi el-mânia’dır. O
kurtarıcıdır, kabir azabından kurtarır” buyurmuştur. (Tirmizî,
Fedâilü’l-Kur’ân, 9)
* Abdullah İbn Mesûd da “Kim bir gecede Mülk sûresini
okursa Allah ondan kabir azabını men eder” demiştir. (bk.
Münzirî, II, 447)
b) Uyku Öncesi Okunabilecek Dualar
* Berâ İbni Âzib (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) yatmadan
önce abdest alıp şöyle dua edilmesini tavsiye etti:اَللّٰهُمَّ أَسْلَمْتُ نَفْس۪ي إِلَيْكَ وَوَجَّهْتُ وَجْه۪ي إِلَيْكَ وَفَوَّضْتُ أَمْر۪ي
إِلَيْكَ وَأَلْجَأْتُ ظَهْر۪ي إِلَيْكَ رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجٰى
مِنْكَ إِلاَّ إِلَيْكَ آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذ۪ي أَنْزَلْتَ وَبِنَبِيِّكَ الّذ۪ي أَرْسَلْتَ
Okunuşu: “Allâhümme eslemtü nefsî ileyke ve veccehtü
vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce’tü zahrî
ileyke, rağbeten ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mencâ
minke illâ ileyke. Âmentü bi-kitâbike’l-lezî enzelte ve binebiyyike’l-
lezî erselte.”
Anlamı: “Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü
sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızanı isteyerek, azabından
korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana
karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve
gönderdiğin peygambere inandım.” (Buhârî, De’avât, 6, 7, 9; Müslim,
Zikir ve Dua 56-57; Ebû Dâvud, Edeb, 98; Tirmizî, De’avât 16; İbn Mâce, Dua, 15)
* Hz. Âişe (r.a.) diyor ki; “Resûlullah (s.a.s.), her gece
yatağına yatacağı zaman avuçlarını birleştirir, besmele çekerek
sırasıyla;
قُلْ هُوَ الٰهّلُ اَحَدٌ. اَلٰهّلُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ
Okunuşu: “Kul hüvallâhü ahad. Allâhü’s-samed. Lem
yelid ve lem yûled. Ve lem yeküllehû küfüven ahad.”
Anlamı: “De ki: O, Allah’tır, bir tektir. Allah Samed’dir.
(Her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)
O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir.) Kendisi
de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir.) Hiçbir şey
O’na denk ve benzer değildir.” (İhlâs, 112/1-4)قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ. مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ. وَمِن شَر غَاسِق اِذَا وَقَب .َوَمِنْ
شَر النَّفَّاثَات فِي الْعُقَد .ِوَمِن شَر حَاسِد اِذَا حَسَدَ
Okunuşu: “Kul e’ûzü bi-Rabbil-felak.
Min şerri mâ halak.
Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
Ve min şerrin-neffâsâti fil-‘ukad.
Ve min şerri hâsidin izâ hased.”
Anlamı: “De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı
çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden, sabah aydınlığının
Rabbine sığınırım.” (Felâk, 113/1-5)
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ. مَلِكِ النَّاسِ. اِلٰهِ النَّاسِ. مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ
الْخَنَّاسِ. اَلَّذ۪يِ يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِ. مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ.
Okunuşu: “Kul e’ûzü bi-Rabbin-nâs.
Meliki’n-nâs. İlâhin-nâs.
Min şerril-vesvâsi’l-hannâs.
Ellezî yüvesvisü fî sudûrin-nâs.
Minel-cinneti ven-nâs.”
Anlamı: “De ki: Cinlerden ve insanlardan olup, insanların
kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların
Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına
sığınırım” (Nâs, 114/1-6)
Sûrelerini okur, ellerine üfler, sonra da ellerinin uzanabildiği
yere kadar vücuduna sürerdi. Bu işlemi yapmaya
önce başından başlar, yüzüne ve vücudunun ön taraflarına
mesh ederdi. Bunu üç defa yapardı.”
* Yine Hz. Âişe (r.a.) diyor ki; Resûlullah bu sûreleri
(Muavvizeteyn) gerek kendisi için gerekse herhangi bir ağrı ve
acısı olan diğer insanlar için de okur ve Allah’tan şifa dilerdi.”
(Buharî, De’avât, 12; Müslim, Selâm, 50-51; Ebû Dâvud, Edeb, 98)
* Ebû Hüreyre (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Biriniz istirahat için yatacağı zaman şöyle dua etsin:
بِاسْمِكَ رَبّ۪ي وَضَعْتُ جَنْب۪ي وَبِكَ أَرْفَعُهُ إِنْ أَمْسَكْتَ نَفْس۪ي فَارْحَمْهَا
وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِه۪ عِبَادَكَ الصَّالِح۪ينَ
Okunuşu: “Bismike Rabbî veda’tü cenbî ve bike
erfe’uhû, in emsekte nefsî ferhamhâ ve in erseltehâ
fehfazhâ bimâ tehfezu bihî ‘ıbâdeke’s-sâlihîn.”
Anlamı: “Rabbim! Senin isminle yanımı yatağa koydum.
Ve yine senin isminle yanımı yataktan kaldıracağım. Eğer
uykuda canımı alacaksan, bana merhamet edip bağışla! Şayet
hayatta bırakacaksan, salih kullarını koruduğun şeylerle beni
de fenalıklardan koru!” (Buhârî, De’avât 13; Müslim, Zikir ve Dua, 98)
* Peygamberimizin damadı dördüncü halife Hz. Ali
(r.a.) diyor ki; “Resûlullah (s.a.s.), bana ve Hz. Fâtıma
(r.a.)’ya şöyle buyurdu.
“Yatağınıza girdiğiniz zaman veya istirahate çekildiğiniz
zaman; otuz üç defa “Allâhü ekber (Allah en büyüktür)”,
otuz üç defa “Sübhânallâh (Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim)”, otuz üç defa da “Elhamdülillâh (Allah’a hamd olsun,
her türlü övgü O’na mahsustur) deyiniz.” (Buhârî, De’avât 11;
Müslim, Zikr, 80; Ebû Davud, Edeb, 100)
* Sahabeden Huzeyfe (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.)
uyumak istediği zaman sağ elini yanağının altına koyarak
şöyle derdi:
اَللّٰهُمَّ قِن۪ي عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ
Okunuşu: “Allâhümme kınî ‘azâbeke yevme teb‘a-sü
‘ıbâdeke.”
Anlamı: “Allah’ım! Kullarını yeniden dirilttiğin gün
beni azabından koru!” (Ebû Davud, Edeb, 98; Tirmizî, De’avât, 18; İbn Mâce,
Dua, 15),
اَللّٰهُمَّ بِاسْمِكَ أَمُوتُ وَأَحْيَا
Okunuşu: “Allâhümme bismike emûtü ve ahyâ.”
Anlamı: “Allah’ım! Senin isminle ölür, senin isminle dirilirim.”
(Buhârî, De’avât 7-8; Müslim, Zikr, 59; Ebû Davud, Edeb, 98)
* Hz. Ali (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) yatacağı sırada
şu duayı okurdu:
اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِوَجْهِكَ الْكَر۪يمِ وَبِكَلِمَاتِكَ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ كُلِّ
دَابَّةٍ أَنْتَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا اَللّٰهُمَّ أَنْتَ تَكْشِفُ اْلمَغْرَمَ وَالْمَأْثَمَ اَللّٰهُمَّ
لَايُهْزَمُ جُنْدُكَ وَلاَ يُخْلَفُ وَعْدُكَ وَلَا يَنْفَعُ ذَا اْلجَدِّ مِنْكَ اْلجَدُّ
سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bi-vechikelke-rîm ve bi kelimâtiket-tâmmâti min şerri külli dâbbetin, ente
âhizün bi-nâsıyetihâ.
Allâhümme ente tekşifül-meğreme vel-me’seme.
Allâhümme lâ yühzemü cündüke ve lâ yühlefü va’düke
ve lâ yenfe’u zel-ceddi minkel-ceddü.
Sübhâneke’l-lâhümme ve bi-hamdike.”
Anlamı: “Allah’ım! Kerim olan Zât’ın adına, eksiği olmayan
kelimelerin adına, alınlarından tutmuş olduğun hayvanların
şerrinden sana sığınırım.
Allah’ım! Sen borcu giderir, günahı kaldırırsın. Al-lah’ım,
senin ordun mağlup edilemez, va’dine muhalefet edilemez.
Servet sahibine serveti fayda etmez, servet sendendir.
Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim.” (Ebû Dâvud, Edeb, 98;
bk. İbn Mâce, Dua, 15)
c) Uykudan Uyanınca Okunabilecek Dualar
* Peygamberimizin eşi Hz. Âişe (r.a.) diyor ki; Hz.
Peygamber (s.a.s.) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu:
لاٰإِلٰه إِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْب۪ي وَأَسْأَلُكَ
رَحْمَتَكَ اَللّٰهُمَّ زِدْن۪ى عِلْمًا وَلٰا تُزِغْ قَلْب۪ى بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَن۪ى وَهَبْل۪ى مِنْ
لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke, Allâhümme
ve bi-hamdike, esteğfiruke li-zenbî ve es’elüke rahmeteke.
Allâhümme zidnî ‘ılmen ve lâ tüziğ kalbî ba’de iz hedeytenî ve heb lî milledünke rahmeten inneke entel-vehhâb.”
Anlamı: “Allah’ım! Seni hamdinle tenzih ederim. Senden
başka ilâh yoktur. Günahım için affını dilerim ve rahmetini
taleb ederim.
Allah’ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi
saptırma. Katından bana rahmet lütfet. Sen lütfedenlerin
en cömerdisin.” (Ebû Davud, Edeb, 98; Hâkim, Dua, I, 540)
* Sahabeden Huzeyfe (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.),
uykudan uyandığı zaman;
اَلْحَمْدُ الَّذ۪ي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba’de mâ
emâtenâ ve ileyhin-nüşûr.”
Anlamı: “Bizi uykumuzdan sonra uyandıran Allah’a
hamdolsun. Dönüş sadece O’na mahsustur” diye dua ederdi.
(Buhârî, De’avât 7-8, 16; Müslim, Zikr 59; Ebû Davud, Edeb, 98)
* Sahabeden Ebû Hureyre (r.a.) diyor ki; Resûlullah
(s.a.s.) şöyle buyurdu: “Uykudan uyandığınız zaman şöyle
dua edin:
اَلْحَمْدُ لِّٰهل الَّذ۪ي عَافَان۪ي ف۪ي جَسَد۪ي وَرَدَّ عَلَيَّ رُوح۪ي وَأَذِنَ ل۪ي بِذِكْرِه۪
Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî âfânî fî cesedî ve radde
‘aleyye rûhî ve ezine lî bi-zikrihî.”
Anlamı: “Bedenime afiyet veren, rûhumu bana iâde eden
ve bana kendisini zikretme imkânı veren Allah’a hamd olsun.”
(Tirmizî, De’avât, 20)
Peygamber Efendimizin okuduğu ve bizim de okumamızı
tavsiye ettiği bu dualarda; alîm, semî’, rab, melik, ilâh,
fâtır, vehhâb, hayy, kayyûm, samed ve ahad isimleri zikredilerek
yüce Allah’tan, hidayet, af, mağfiret, merhamet,
sıhhat, âfiyet, yardım, kötülük ve azaplardan korunma;
nefsin, şeytanın, büyücülerin, haset edenlerin, vesvese verenlerin,
sabahın, akşamın, gecenin, insanların, cinlerin ve
bütün yaratıkların şerrinden Allah’a sığınma söz konusu
edilmektedir. Bu istekler, insanların dünya ve ahiret mutlulukları,
güven ve huzurları için önemli isteklerdir.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
© Copyright 2035 Dua ile...
Theme by Yusuf Fikri