Telkin Duası

Son nefesine yaklaşmış, ölmek üzere olan kişinin yanında
kelime-i tevhîd ve kelime-i şehâdet okunmasına;
cenaze defnedildikten sonra, kabirde sorulması muhtemel
soruları ve cevapları ölüye hatırlatma konuşmasına da telkin
denir.
Ölmek üzere olan kişinin, sağ tarafına çevrilerek yüzünü
kıbleye gelecek şekilde yatırmak müstahaptır. Bu durumda
olan kişinin yanında, hatırlatmak amacıyla kelime-i
tevhîd ve kelime-i şehâdet okunur.
Telkin yapılırken, “lâ ilâhe illallah” de, kelime-i şehadet,
kelime-i tevhîd getir şeklinde bir yaklaşımda bulunulmamalı,
yanında bunları söylemekle yetinilmelidir. Bunun
yanında ölmek üzere olan kişinin yanında Kur’ân-ı Kerim,
özellikle Yâ-sîn suresi okunur.
Peygamberimiz, ölmek üzere olan kimseye kelime-i
tevhidi telkin etme konusunda şöyle buyurmuştur: مَنْ كَانَ آخِرُ كَلاَمِهِ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ دَخَلَ الْجَنَّةَ
“Kimin son kelâmı lâ ilâhe illâllah olursa, Cennet’e girer.”
(Tirmizî, Cenaiz, 7)
لَقِّنُوا مَوْتَاكُمْ قَوْلَ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ الٰهّلُ
“Ölülerinize lâ ilâhe illâllah sözünü telkin ediniz.” (Ebû
Davut, Cenaiz, 20)
Cenaze kabre konduktan ve başında Kur’ân okuma
tamamlandıktan sonra, kalabalık orayı terk edince, orada
kalan bir kimse tarafından kabrin başında yüksek sesle ve
ölüye hitaben iman esaslarının hatırlatılmasına da telkin
denir.
Hanefîlerden bazı âlimler, defnedildikten sonra telkinin
meşru olmadığını söylemişlerdir. Buna mukabil bir
kısmı ise, tavsiye edilmediği gibi yasaklanmadığını, bu nedenle
mükellef olduktan sonra vefat eden kimsenin mezarının
başında telkin verilebileceğini söylemişlerdir.
Hadis kaynaklarında yer almayan, ancak yaygın olarak
halk nezdinde tatbik edilen, cenazenin defninden sonra
kabirdeki bir müslümana şu sözlerle telkin verilebilir:
اُذْكُرِالْعَهْدَ الَّذيِ خَرَجْتَ عَلَيْهِ مِنَ الدُّنْيَا شَهَادَةِ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ لٰهّلُ
وَحْدَهُ لاَ شَري۪ك لَهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَأَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ
في۪هَا وَأَنَّ لٰهّلَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ قُلْ رَضِيْتُ بِالِّٰهل رَبًّا وَبِالْإِسْ مَالِ د۪ينًا
وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا وَبِالْكَعْبَةِ قِبْلَةً وَبِالْقُرْآنِ إِمَامًا وَبِالْمُسْلِم إِخْوَانًا
رَبِّيَ لٰهّلُ لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظي۪مُ
Okunuşu: “Üzküril-‘ahdellezî harecte ‘aleyhi mineddünyâ.
Şehâdeti ellâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû ve
enne Muhammeden ‘abduhû ve Rasûlühû. Ve ennes-sâ’ate
âtiyetün lâ raybe fîhâ ve ennellâhe yeb-’asü men fil-kubûr.
Kul radîtü billâhi Rabben ve bil-İslâmi dînen ve bi
Muhammedin (a.s.) nebiyyen ve bil-Ka’beti kıbleten ve
bil-Kur’âni imâmen ve bil-Müslimîne ihvânen.
Rabbiyellâhü lâ ilâhe illâ hû. Ve hüve Rabbul-arşi’lazîm.”
Anlamı: “(Ey Falan oğlu falan). Dünya hayatından
ayrılırken üzerinde bulunduğun ‘lâ İlâhe illâllahu vahdehu
la şerîke lehu ve enne Muhammeden abdühu ve Resûlühu
(Allah’tan başka bir ilâh yoktur; yalnız O vardır, ortağı
yoktur; Muhammed O’nun kuludur ve O’nun Peygamberidir)’
Kıyamet gelecektir, onda şüphe yoktur. Allah, kabirlerde
olan kimseleri diriltecektir, ahdini hatırla.
De ki; Rab olarak Allah’a, din olarak İslâm’a, peygamber
olarak Muhammed (s.a.s.)’e, kıble olarak Kâbe’ye, imam olarak
Kur’ân’a ve kardeş olarak Müslümanlara rıza gösterdim.
Rabbim, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır. O, büyük
Arş’ın Rabbidir.” (Nevevî, el-Ezkar, 194)
Ey Allah’ın kulu! De ki: Allah’ tan başka ilâh yoktur.
De ki: Rabbim Allah’tır. Dinim İslâm’dır. Peygamberim
Muhammed Aleyhisselâm’dır.
Ya Rabbi! Bu ölüyü yalnız bırakma. Sen varislerin en
hayırlısısın.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
© Copyright 2035 Dua ile...
Theme by Yusuf Fikri